Yilmazi yetistiren yoksullugudur. Cogu insan yolsullugu bir yazgi olarak kabullenir. Bana söylediginden biliyorum, akli ermeye basladigindan beri yanitini bulmaya calistigi bir soruymus onda. Hayatimda tanidigim en zeki, sezgisi güclü, ileriyi gören insan, devrimci donanimli biriydi. Tabani delik ayakkabasinin, yatak ütüsüne yatirilmis pantolununun; gecekondu yasaminin nedenini, yoksulluk denilen ögretmen ona sezdirdi, bilincaltinin temeline harc yapti. Istese dünyanin en varsil adami olurdu. Bes parasiz da gidilen sanat yoluna bas koydu. Cünkü sermayesi yoktu. Kitap okuyarak, yazarak zihnindeki sorulara yanit aradi hep. Adanadan Istanbula yazarligini duyursun, ünlensin diye yolcu ettik. Kisa sürede yazarligin karin doyurmadigini görünce, biraz da ondaki seytan tüyünün yardimiyla sinemaya gecti. Dünya nimetlerinin esit olarak paylasilmasini isteyenleri, bu yoksulluk nedendir diye soranlari; otorite, sistem sevmez. Sömürdükleri halkin gözünün acilmasindan korkarlar. Yilmazdan önce Yesilcam, Yilmazdan sonra Yesilcam Sermayenin karsisinda; seyircinin, halkin sevgisinden baska hicbir seyi olmayan biri. Ülkesini seven, halkin dertlerini dert edinenlerden iktidar nefret eder. Yilmazin yoluna gül serpilmedi. Ona bin türlü tuzaklar kuruldu; tökezlesin, sesi solugu kesilsin diye her sey yapildi. Halkin sevgisi onu korudu. Devrimci yani ölümsüz kildi