Insan hayatinin mekanda tecessüm etmis hali olarak medinesehir, kendine özgü medeniyet tasavvurunu olusturabilme yolunda kadim bilgi kaynaklarindan devsirilen ve derin tefekkür asamalarina tabi tutulan rafine bir zihniyete ihtiyac duyar. Bu zihniyetin gerek insan tutum ve davranislarinda gerekse esyaya ve olgulara sirayet etmis müesses bir nizamda kendisini gösterebilmesi ancak saglam bir iradeye ve müdrik bir suura sahip insanla mümkün olur. Salt icgüdüsel davranislarla yahut mekanik olusumlarla kurulan sehirler de vardir; ancak bu tesekkülleri medeniyetin bir parcasi saymak, kendi icinde müsterek gayelere sahip koloniler kuran hayvanlara da haksizlik olur. O halde sehrin ve sehirle özdeslesen medeniyetin nrengi noktasinda insan vardir. Medeniligi belirleyen etken faktörler sehre hakim olan ortak gayeler, inanclar, ahlak ve zihniyet gibi insana özgü hasletlerdir. Medeniyetin basat unsurlarindan insan ile sehir arasindaki iliskinin Yaratan ve yaratilan arasindaki iliskiyle de kopmaz baglari vardir. Diger varliklardan farkli olarak yeryüzünü medeniyetle bulusturma görevi yüklenen insan vazifesine sadakat konusunda elest bezminde Rabbiyle fitr bir sözlesmeye msak imza atmistir. Hak katinda saygin kilinisinin sebeb-i aslisi bu Smsakin tarafi olmasidir. Söz, özünde cok güclü bir iddiayi da ickindir. Bu iddia, bilkuvve var olan insan meziyetlerin bireysel ve toplumsal anlamda bir sinanmayla bilfiil ortaya konulacagina dair adil bir imtihanda kulun basari gösterecek olmasidir. Sinanma zorunluluktur. Mekani yeryüzü, muhatabi insan, zamani ömür olan zorlu sinavin yegane faili ise Allahtir.