Yüzyillar boyunca askin kendilerinde cisme büründügü nice peygamber ve Allah dostu, yüreklerinden kopup gelen bu lâhûtî sesi, kömür karasi lav tepeciklerine, güz sarisi çöllere ve çiplak göge dinletmislerdi.
Mekke, sabirli bir anne gibi evlatlarinin bu gerçegi anlamasini bekliyor. Olur da duyulur, duyulur da anlasilir diye her daim bikmadan, usanmadan kendi siirini okuyor:
"Ben Mekke...
Sehirlerin anasiyim ben... Benim tarihim insanlik tarihinden önce baslar.
Ask kokar benim topragim ve tasim.
Göllerim, irmaklarim, sahillerim, yesil ormanlarim olmasa da gam degil!