Günümüz Türkiyesinde maalesef hastalikli bir tarih anlayisi ile pek cok sey carpitilmakta, insanimizin özellikle de genclerimizin kafalari karistirilmaktadir. Bu hastalikli zihniyetin sahipleri, tarihimize ait ne varsa tamamini günlük siyasi menfaatlerinin birer parcasi haline getirmisler ve yalan yanlis bilgilerle kullanmaya baslamislardir. Ne tarih biliminin kural ve kaidelerine uyulmakta, ne de en basitinden insan olmanin gerektirdigi asgari degerlere itibar edilmektedir. Tarihimize, kültürümüze, inanclarimiza kisaca Türk milletini millet yapan ne kadar deger varsa tamami siyasi cikar ugrunda heba edilmistir ve edilmektedir. Elbette Cumhuriyet ve esaslari ile onu kuran iradeyi temsil eden, kurucu kahramanimiz Mustafa Kemal Atatürk de bu hastalikli zihniyetin hedefi durumuna getirilmistir. Belgesiz veya masa basinda uydurulan sahte belgelerle Atatürk ve ailesi saldiri altina alinmis, Türk milletinin önemsedigi degerler bakimindan Atatürk yipratilmaya calisilmistir. Bir atasözümüzde belirtildigi gibi Yel kayadan ne alir Denilebilir. Evet Yel kayadan bir sey eksiltmez. Fakat bu hastalikli zihniyetin ürettigi yalanlarla mücadele edilmesi de sarttir. Mücadeledeki strateji, dogrularin insanimiza anlatilmasi olmalidir. Gercekler anlatilmalidir. Bu vesile ile sunu da belirtelim ki, ilk defa bu eserde kullanilan arsiv belgeleriyle Atatürkün özgecmisinde, aile tarihinde eksik olan pek cok önemli konu acikliga kavusturulmustur. Elbette eser, Atatürkle ilgili tüm az bilinen veya bilinmeyen hususlari aydinlatma ve mükemmellik iddiasinda degildir. Yeni belgelerle, yeni bilgilerle, yeni tanikliklarla Atatürk calismalarinin gelisecegi tabiidir.
