Ben insanin var olan potansiyellerini gelistirmek ve iyi biri olmak icin hem becerisi hem de arzusu oldugunu düsünüyorum; bunlar bozuldugunda baskalariyla ve dolayisiyla kendisiyle iliskisinin de bozulacagini düsünüyorum. Insan degisebilir ve hayatta oldugu sürece degismeye devam edebilir.
Horneynin nevroz teorisi kendinden öncekilerin aksine yapicidir. Freudun insani harekete geciren dürtülerin ancak denetim altina alinabilecegi, en iyi ihtimalle yüceltilebilecegi teorisini ters köseye yatirir ve insanin icinde bulundugu kosullar degistirilerek kendisinin de degi-sebilecegini söyler. Nevrozlarin altinda yatan catismalar hafifletilebilir, hatta fiil bir bicimde cözümlenebilir ve böylece kisiligin gercek anlamda bütünlesmesi saglanabilir.
Freuddan sonraki kusaklarin en özgün psikanalistlerinden biri olan Karen Horney, kültürün ve cevrenin önemini vurgulayan ve yabancilasma sorununu, kendini gerceklestirme ve özgürlesmeyi merkezine alan bir yaklasim gelistirdi. Yeni ve dinamik bir nevroz teorisi ortaya koyan Horney, Icsel Catismalarimizda, insanlara yaklasma, insanlarin aksine gitme ve insanlardan uzaklasma durumlarindaki temel catismalari ele aliyor.
